|
 |
Bir Gs´li , bir Fener´li birde Ts´li Arabistan´da yasak olmasina ragmen bir
otelde icki icerken yakalanirlar.Mahkemeye cikarilirlar. Karar IDAM!
Itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis
cezasina cevrilir.Ama o gün bayrama denk geldigi icin Prens Hazretleri cezayi kaldirip hepsine 20 Kirbac ceza verir
Bizimkileri sempatik buldugu icin de bir kiyak daha yapip herkeze cezasini hafifletmek icin istek hakki tanir.
Gs´li:"Sirtima
bir yasik baglayin"der. 10 Kirbacdan sonra yastik paramparca olur ve pek fayda etmez..(tüh tüh)
Uyanir fener´li
bunu görünce:"Sirtima iki yastik baglayin"der. Ama iki yastik bile 10 kirbaca dayanamaz.
Sira Ts´liye gelince
Prens Hazretleri: "Bak Ts´li benim vefaat eden oglum da Ts´li idi ve ben onu cok seviyordum Bu yüzden sana iki istek
hakki veriyorum" der.
Ts´li:"O zaman bana 40 kirbac vurulsun"der. Herkez $a$kina döner. Presn Hazretleri:"Peki
ikinci isteyin nedir?" diye sorar..
Ts´li pis pis siritarak:"$u Fener´liyi sirtima baglayin" der.
|
 |
ADAMI OKUDUĞUNA PİŞMAN EDEN SORULAR..........
- Yahu sen inşaat mühendisiydin di mi? - Evet - Baksana bu bina yıkılır mı? - Ne bileyim
ben, bir sürü testi var bu işin, öyle karpuza vurur gibi anlaşılmaz bu işler - Ne biçim mühendissin
lan sen?
Güler misin, ağlar mısın? Güldüren mesleki yorumlarla ilgili diyologları şöyle
devam ediyor: - Ne mühendisisin? - Endüstri mühendisi - Ne endüstrisi? ...... - Bilgisayar mühendisliğini
kazandığına göre çok zeki olmalısın. - Yok ya o kadar değil. - Salak mısın
yani? ..... - Emre aslanım sen makine mühendisiydin di mi? - Evet Mahmut Amca. - Vallahi tebrik ederim
seni.. Ya bu arada bizim şofben bozuldu, müsait olduğun bi zaman diyodum. ..... - Yavrum inşaat mühendisi
mi olacaksın sen? - Evet teyzecim. - Ayy! canım benim peki iş miş bulabilecek misin çıkınca,
master yapacak mısın? Master yapmadan da bir anlamı yok artık. Mühendis kaynıyor ortalık. -
Sağol ya. Bunları hatırlattın ya huzura kavuştum şimdi. Bozmasaydın ya şu güzel ortamı,
daha iyi olmaz mıydı? ..... - Bölüm ne? - Makine mühendisliği. - Kaç tane kız var lan
sizde? ........ - Ne çıkacan mezun olunca? - Gemi inşaat mühendisi. - Haa!, kaptan falan yani. -
Yok ebe olacaz! ...... - Mesleğin ne evladım? - Kimya mühendisiyim amca. - Sabun, şampuan falan...
- Yok amca öyle değil; daha bi zor. ...... - Abi senin bölüm bilgisayardı di mi? - Evet? - Yaa,
6 haneli icq numarası nasıl alıyoruz? Öğretmişlerdir size.... - Tabi tabi. Okulda ders var ICQ101
diye ama öğretmediler, bilmiyorum. ...... Arkeoloji bölümünde okuyan birinden, bilgisayar mühendisliğinde
okuyan birine yöneltilmiş soru: - Abi sen bilgisayar mühendisliğinde okuyordun di mi? - Evet. - Size
hackerlık yapmayı öğretiyorlar mı, böyle bir ders var mı? - Lan, sizde tarihi eser kaçakçılığı
diye bir ders var mı? ..... - Abi nerde okuyordun sen? - Makine mühendisliği - 4 yıllık
mı? ...... - Ne mühendisisin? - Bilgisayar. - Bu bilgisayarlar nasıl çalışıyorlar
kuzum? - İçlerinde elektronik devreler var, ikili mantığa göre... - ??! - Boşver, sen tak
fişi çalışır onlar.. ...... - Ne mühendisisin? - Bilgisayar. - Yav bizim oğlana şöyle
iyi bişey, oyunlu falan, toplasak kaça çıkar? ..... - Ne iş yaparsın sen? - Haberleşme
mühendisi - Yav bu nokialarda radarın yeri tespit ediliyo mu. Nasıl oluyo o? - Benim bu telefona nerden
müzik yüklenir? - Sen şimdi telefon falan yapabiliyon mu? Bana da yap. - Bu uydu kanallar şifresiz falan
nasıl izleniyo onun bi aleti varmıs, var mı sende. ..... - Senin okuduğun bölüm ne yiğenim?
- Genetik mühendisliği diyorlar teyzecim. - Vah vah tıp fakültesi tutturamadın mı yavrum, böyle
genetik mühendisi olucan? - Kandan cerahatten pek hoşlanmam da. ..... - Hımm! yazılım mühendisliği
nasıl oluyor o? - Bilgisayar yazılımı üzerine. - Yazı mı yazıyorsun yani bilgisayarda?
- Evet yazı yazıyorum bilgisayarda. (la havle) ..... - Ahmet makina mühendisliği zor muydu? -
Tabi oğlum. Termo, mukavemet, akışkanlar.. Bunları geçene kadar arkamdaki kıllar ağardı.
- Helal olsun valla. Ya, benim evdeki musluğa bi bakiversen lan, damlatıyo kaç gündür.. O da akışkan
sonuçta. He ne dersin? -Allah belanı versin derim, başka bişey demem. ..... - Sen şimdi ne
okuyodun? - Bilgisayar mühendisliği - Evladım boşuna okuyosunuz siz, simdi çocukların hepsi bilgisayar
kurdu, bizim oğlan bütün gün internet kafede. -Tabii amca, anlıyorum.. ...... İşçilerin işe
yeni girmiş makine mühendisi hakkındaki yorumları: -Bak mesela şu yeni giren mühendis var ya.. -
Hee. - CNC nin ‘S’ sinden bile anlamıyo.. - CNC de ‘S’ var mı ki lan? - Neyse
işte anlamıyooo.. ...... - Ne okuyorsun sen? - Peyzaj mimarlığı. - Ne yapar o? -
Doğal çevreyi bozmadan insan gereksinimlerini karşılamak için incelemeler ve planlar yapar. Kentlerdeki parkların,
bahçelerin, tarım alanlarının ve yolların.... - Ha! Yani bahçıvan olucan! - !!!!!!!!!!! ......
Bu da bir kameramana her yerde sorulan soru: - Hangi kanal abi? - Kanal ... - Yayınlanır mı?
- Önce bir çekelim hele. - Saat kaçta yayınlanır? - Bazen yayınlamayabiliyorlar da.. - Niye
çekiyorsun ki o zaman ... ...... Vatandaş, sokakta gelişen bir olayı takip eden gazeteciye soruyor:
- Bir olay mı var abi? - Öğrenmeye çalışıyorum.. - Abi beni de çeksene. - Neden?
- Arkadaşlar gazetede görsünler. - !!!! ......
Henüz ilk sayisini çikaran Ariza dergisinde Hasan Kaçan'dan "bir Türk'ü nasil tanirsiniz" baslikli yazi :
* Desenlerini çok begenerek aldigi yeni bir mobilyanin
üstünü baska bir örtü örterek kullanan kisi Türk'tür * Geçirdigi bir trafik kazasindan sonra kanlar içinde çikip, çarpilmis
arabasina üzülen kisi Türk'tür.
* Tüp kaçiriyor mu, kaçirmiyor mu diye kibrit yakip kontrol eden Türk'ten baskasi
olabilir mi?
* Yemekte eti biçakla degil, çatalin yaniyla kesmeye çalisan bir kisi görürseniz gözlerinden öpün, o
bir Türk'tür.
* Kirmizi isikta durdugunuz için size ancak bir Türk bagirabilir.
* Ancak bir Türk, Cola'yi
çalkalayip fiskirtarak asitsiz içmeyi akil edebilir.
* Elektonik hesap makinesini, uzaktan kumandasini naylona sarmis,
üzerine de ambalaj lastigi geçirmis birini görürseniz hemen boynuna sarilin. Türk'tür o.
* On yillik bir otomobilin
koltuk ambalaj naylonlarini çikarmadan kullanma becerisini ancak Türkler gösterebilir.
* isinde iyi olan birisini
överken hakaretle iltifat eden bir Türk'ten baskasi olamaz. (serefsizin oglu ne is yapmis be kardesim, helal olsun)
*
Ancak bir Türk aracin sinyal lambalari dururken kolunu çikararak "dönüyorum" hareketi yapabilir.
* Ancak bir Türk
trafik isiklari kirmizidan yesile döndügünde önündeki herkesi salak sanarak kornaya basabilir.
* Tv'de film seyrederken
filmin oyunculariyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinema severlerdir.
* Ancak bir Türk kulagini
kalem ya da örgü sisiyle karistirabilir.
* Gazete kagidini en iyi sekilde kullanan Türk'tür(Cam silme bezi, külah,
mendil, sofra bezi)
* Ancak bir Türk kadini, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine
çekebilir.
* Plastik yogurt kabini saksi yapan elbette ki Türk'tür.
*Arabasinin arkasina yazi yazan bir Türk
degil de nedir? (Rahmetli de sollardi,)
* Uçakta bulunan tanidiklarina uçak havalandiktan sonra görmeyecegini bildigi
halde el sallayan birini görürseniz hemen boynuna sarilin çünkü o Türk'tür
|
 |
|
 |
|
 |
|
|
AMERİKAN ŞAKASI
- John'la James kır gezintisine çıkmışlardı. Bir ara John, James'e yerdeki
sığır tersini gösterdi:
- - Bak James... Günün birinde öleceksin, mezara koyacaklar, mezarının üstünde otlar bitecek.
Otları inekler yiyecek. İnekler işte böyle pisleyecek. Ben, bunu görünce, "Yazık... Ne kadar değişmissin
James," diyeceğim.
- James dedi ki:
- Önce sen öleceksin, John. Mezara gireceksin. Mezarının üstünde otlar
bitecek. Onları inekler yiyecek. İnekler işte böyle pisleyecek. Ben, bunları görünce "Hiç değişmemissin
be John!" diyeceğim! AYNADAKİ ADAM!
Temel aynalı sigaralığından
bir tane sigara çıkarmış, o anda gözü aynaya takılmış;
- ula dursun demiş, -
Ha bu aynadaki adam baa tanıdık geliy demiş. Dursun aynayı temelden almış,
şöyle bir bakmış, - ula salak demiş - tabi tanıdık gelir bu benim ............
CENAZE
- Hindistan'a, kaplan avına giden John'un ailesine gelen telgrafta şunlar
yazılıydı:
- "John, avda öldü. Cenazesi ayın 17'inde Londra'da olacak."
- Ayın 17'sinde John'un ailesine kafes içinde büyük bir Bengal kaplanı geldi.
Bunun üzerine aile, Hindistan'a telgraf çekti:
- "Kaplanı aldık. John'un cenazesini bekliyoruz."
- Cevap geldi:
- "John'un cenazesi kaplanın karnında."
PİLAV ÜSTÜNE
Lokantada, müşterilerden biri garsona seslenmiş: - Bakar mısın evladım... Bana
bir pilav, üstüne de biraz et. Az ötede masada Borazan Tevfik oturuyormuş. Yemeğinden başını kaldırıp
o da garsona dönmüş: - Bana da bir pilav... Ama üstüne etme!
2150 yılının atasözleri Atalarımız sağolsun, bize günlük hayatımızda
kullanmamız için yüzlerce söz bırakmış.
Peki ya bizden sonraki kuşaklar, 'Atalarımız
ne güzel demiş' cümlesinin ardından hangi sözleri söyleyecek? Gelecek nesillerin ataları olarak, bizden onlara
hangi özlü sözler kalacak?
İşte 2150 yılında Türkler'in dilinden düşürmeyeceği atasözleri
ve deyimler!
- İmaj hiçbir şeydir susuzluk her şey. (Reklam sloganı) - Asmayıp da
besleyelim mi? (Kenan Evren) - Aman amca sakata gelmeyelim de! (Sadettin Teksoy) - Şöfeeeeer, şöfer! (Kibariye'nin
annesi) - Acı var mı acı? (Reha Muhtar) - İşte benim bittiğim an bu andır Sedat
Abi! (Reklamdaki çocuk) - Deeeermişim. (Televizyondaki iki gay arkadaş, sonra ne oldular bilmiyorum.) -
Maraba Televole (Maradona-Levent Kırca) Sarılmandan belli, kırıcan mı belimi? (Ayşe Hatun
Önal) - Çişim geldi. (Tarkan) - Bu bir sevgi olayı Erman Ağbi. (Tanju Çolak) - Aman Hocam! (Şansal
Büyüka) - İy akşlar efnim. (Fatih Altaylı) - Bana abi deyip durma, severken kardeş mi olduk? (Ümit
Besen) - Bana pizivenk dedi. (Kompela) - Avrupağ Avrupağ duy sesimizi, işte bu Türklerin ayak sesleri!
(Anonim) - Oha falan oldum yani. (Avrupa Yakası'ndaki Selin) - Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik?
(İbrahim Tatlıses)
İmam ve osuruk
Küçük bir köyde imamlık yapan Ahmet ezanın okunmasıyla namazı kıldırmak
üzere caminin yolunu tutar.Yine her zamanki gibi dualarını,ayetlerini okumaya başlar.Ortalık sessiz,herkes
Allah aşkıyla duasını ederken Ahmet kendini tutamaz ve osurur.Herkes kahkalarla gülmeye başlar.Atılan
kahkalar bütün köye yayılmıştır.Ahmet ne yapacağını bilemez.Utancından yerin dibinde
yer olsa oraya da girecek.İnsan içine çıkamıyor.En sonunda tayin istemekten başka bir çözüm yolu bulamaz.Aradan
uzun seneler geçer.Ahmet içindeki köy özlemini yenemeyerek kendi kendine : -"Olayı ben bile hatırlamıyorum
köydekiler de unutmuştur" der ve kendini köyün yolunda buluverir. Köye vardığında bir çocukla karşılaşır
onunla koyu bir muhabbete dalarlar. İmam:-Sen kaç yaşındasın evladım? Çocuk:-İmam osurduğunda
3 yaşımdaymışım...
ABD Baskani George Bush bir ilkokula ziyarete gider. Sinifin birinde yaptigi
konusmadan sonra cocuklara soru sorabilmeleri icin imkan tanir.Parmak kaldiran Bob der ki "Sayin baskan uc sorum
var size" 1) Nicin Amerika BM'nin onayi olmadan Irak'a girdi? 2) Siz rakibiniz Kerry'den daha az oy aldiginiz halde
nasil oldu da baskan secildiniz? 3) Afganistan'a asker gonderdiniz, Usame bin Ladin'e ne oldu?
Kucuk Bob'un sordugu
sorular biter bitmez teneffus zili calar, Bush teneffusten sonra devam ederiz" der hep birlikte teneffuse cikilir.Sinifa
geri donuldukten sonra Bush "Nerde kalmistik? Evet..sorular kisminda kalmistik.. devam edelim" der.Siniftaki Baska
bir ogrenci parmak kaldirir.
Bush sorar: "Adin ne bakalim ufaklik?" "Steve" "Senin sorun ne bakalim Steve?"
"Benim 5 sorum var sayin baskan: 1) Nicin Amerika, BM'nin onayi olmadan Irak'a girdi? 2) Siz rakibiniz Kerry'den
daha az oy aldiginiz halde nasil oldu da baskan secildiniz? 3) Afganista'na asker gonderdiniz, Usame bin Ladin'e ne oldu?
4) Teneffus zili nicin 20 dakika erken caldi? 5) Bob nereye kayboldu?"
Nurdan yıkılıyor
bu olay gerçekmiş arkadaşlar
bi ara televizyonda da göstermişler bunu
Artık
klasik kandil mesajlarından sıkılan imam bu kısır döngüyü kırmış tüm herkese kadir
gecesi şoyle bir mesaj atmış:
Buraları yıkılıyor, nurdan yıkılıyor,
hergün peşime şeytan takılıyor, Ben İslam’ı seçtim tercihim doğru indir
başını hadi secdeye doğru........................
KURUFASÜLYE
Bu hikaye kuru fasulyeye bayılan bir adamın Hikayesi. Fakat bu aşırı
düşkünlük her zaman onu utandıracak etkisini gösteriyormus. Birgün bir kıza aşık olmuş.
Evlenmeleri kesinleştiğinde "karım benim bu halime katlanamaz" deyip fasulye yemekten vazgeçmiş.
Evlendikten bir kaç ay sonra işten eve gelirken yolda arabası arızalanmış. Kasabada yaşadıkları
için evi arayıp yürümek zorunda olduğunu ve geç gelebileceğini söyleyip telefonu kapatmış.
Yolun üzerinde bulunan bir cafe'nin yanından geçerken fırında fasulye kokusu etrafını sarmış.
Yolunun uzun olduğnu ve fasulye yese bile etkisinin eve varıncaya kadar geçeceğini düşünmüş.
İçeri girmiş cıkana kadar üc büyük porsiyon yemiş. Tüm yol boyunca "pit-put" ata ata eve gelmiş.
Karısı onu kapıda karşılamış ve heyecanla "sevgilim sana akşam yemeğine en
güzel sürprizi hazırladım" demiş ve gözlerini bağlamış. Adamı masanın başına
oturtup bandı açmaması için söz almış. Bu sırada adam içinden bir tane daha geldiğini farketmiş.
Tam karısı gözündeki bandı çıkaracakmış ki telefon çalmış. Kadın gidip telefona
bakmış. Karısı gittiği icin adam firsat bu firsat deyip ağırlığını
bir bacağına verip salmış. Sadece gürültülü çıktığı ile kalmamış, bozuk
yumurta gibi de kokmuş . Adam bir süre nefes alma zorluğu çekmiş ve etrafındaki havayı dağıtmak
için peçeteyi kullanmış. Tam rahatladım derken yeni bir tane daha gelmiş. Ayağını kaldırıp
"rriiiipppp" diye salmış. Bu seferki hakikaten kocaman bir şeymiş. Camlar zıngırdayıp,
masadaki tabaklar yerinden oynamış ve bir dakika sonra masadaki çiçekler solmuş. Karısının
hala telefonla konuşup konuşmadığına kulak kabartmış ve söz verdiği üzere gözündeki
bandı çıkarmamış. Neyse ki karısı konuşmaya devam ediyormuş. Adam on dakika boyunca
hep böyle salıp peçeteyle kokuyu uzaklaştırmış. Telefondaki "bye-bye" lardan konuşmanın
bitmeye yakın olduğunu anlayınca (yalnızlığının ve özgürlüğünün sonunu işaret
eden) peçeteyi düzgün bir şekilde dürüp kucağına bırakmış ve ellerini üzerine koymuş.
Karısı geri döndüğünde tam bir masumiyet tablosu çizip memnun bir şekilde gülümsüyormuş. Karısı
uzun konuşmadan ötürü özür dilemiş ve gözündeki bandı açıp açmadığını sormuş.
Açmadığına dair söz alınca "sürpriz" diye haykırmış. Adam dehşetle doğum
günü partisi için masanın etrafina oturmuş olan 16 arkadaşını görmüş.
Eğer 2006 Yılında Yaşıyorsanız
1. Üç kisilik ailenize ulasmak icin elinizde 15 farkli telefon numarasi vardir...
2. Yan masanizda oturan kisiye
e-mail atarsiniz...
3. Aileniz ve yakin dostlarinizla gorusememe nedeniniz email adresleri olmamasidir...
4.
Uzun calisma temposunun ardindan eve gittiginizde telefonu hala isteykencevapladiginiz gibi aciyorsunuzdur...
5. Evden
bir yeri ararken, dis hatta cikis yapmak icin "9" u tuslarsiniz...
6. Ayni masada 4 senedir calismaniza ragmen, 3
farkli sirket icin calismissinizdir...
8. Televizyonda izlediginiz her reklamin altinda web adresi vardir...
10.
Cep telefonunuzu almadan evden cikmak, ki 15 yil once hic bir etkisi yoktu, artik sizin icin bir panik nedenidir ve apar topar
eve cep telefonunuzu almak icin geri donersiniz...
11. Sabah uyandiginizda kahvalti yapmadan internete girersiniz...
12. Listede 7. ve 9. numaranin olmadigini fark edemeyecek kadar mesgulsunuzdur ...
13.Bu yazilanlari onayliyor
ve guluyorsunuzdur....
14. Daha kotusu bu yazıyı kimlere ileteceginiz kafanizda hemen canlanmistir...
15. Yukari bakip 7. ve 9. numaranin olup olmadigini kontrol etmissinizdir.
Ve simdi KENDINIZE GULUYORSUNUZDUR
|
|
|
 |